6 Ekim 2013 Pazar

TÜRK’LÜĞE HAKARET, PKK’YA HİZMET BU PAKET NEYİN PAKETİ?

Mustafa YÜCEL

Günlerdir açıklanacak bir paket söylemleriyle 30 Eylül’ü bekledik ve Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından paket açıklanırken adeta Türkiye’de hayat durdu. Herkes televizyonları başında açıklamalara kilitlendi. Fakat paket açıklanınca çok önemli bir bölümünün beklentileri karşılamaktan çok uzak olduğu, uzak olduğu kadar Pkk’nın taleplerini karşılamaya yönelik olduğu herkesin ortak görüşüdür. Paket açıklandıktan sonra tepkiler çığ gibi büyüdü ve protesto yürüyüşleri, basın açıklamaları şeklinde tepkiler dile getirildi ve hala devam ediliyor. Gerek siyasi partiler, gerekse sivil toplum kuruluşları açıklamalarıyla bu paketin sadece Pkk’nın isteklerini karşılamaktan başka bir şey ifade etmediği belirtilmektedir. Tepkilerin en önemlisi ise ilkokullarda çocuklarımızın okuduğu ANDIMIZ’ın kaldırılmasınaydı.

Hükümet cephesinden de karşı cevaplar gecikmedi, gecikmedi ama özellikle Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ve Akp Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in açıklamaları da sanki provoke eder cinstendi. Adeta Türklük ve andımızla alay ediyor.


      Bakan Hayati Yazıcı bir konuşmasında, öğrenci andında ırkçılığı öne çıkaran kelimelerin olduğunu söyleyerek “andımızı çok anlamsız buluyorum, kim getirmiş bu andımız denen metni çok ilginç. Doktor Arif denen bir zat 1930 lu yıllarda Eğitim bakanlığı yapmış, o tasarlamış, kaleme almış. Bu andın içinde yanlış sözcükler var. Irkçılığı öne çıkartan sözcükler var diyecek kadar andımızı aşağılamaktadır. Andımız da ırkçılığı çağrıştıracak ırkçı kelimeler nelerdir. Andımızda Türklükten başka ne var, yoksa sadece Türklüğü ön plana çıkarıp, Kürtü,lazı,çerkezi ve diğer etnik guruplara hakaretmi ediliyor. Çok yazık meclise milletin oyu ile seçilerek gelmiş milletin vekilliğini yapıyorsunuz ama hala dürüst olmaktan uzak, sizi seçenlere bile gözlerine baka baka yalan söylüyor, beklide mecburen yaptığınız hataları savunmak durumunda kalıyorsunuz.



     Peki, adama sormazlar mı senin baban okula giderken bu andımızı okumadı mı, sen okula giderken bu andımızı okumadın mı, çocukların, torunların bu andımızı okumadı. Hepimiz yaklaşık 80 yıldır okuduk, Türk kelimesi ve andımız kimseyi 80 yıldır rahatsız etmedi de neden sizin döneminizde hem de iktidara geldikten 11 yıl sonra ırkçı söylemler taşıdığını ifade ettiğiniz andımızı kaldırmak istediniz? İmralı ve kandil müzakereleri ve pazarlıklarından sonra kaldırılması sizce tesadüf mü? 80 yıldır ırkçı söylemler taşımayan sadece içinde Türk kelimesi geçtiği için ırkçı olarak kabul ettiğiniz andımızdaki Türk kelimesi aslında sizlerinde çok iyi bildiği gibi sadece Türkiye Cumhuriyeti’ni sembolize eden bir kelime olduğu, sizin ifade ettiğiniz gibi ırkçı değil,  her etnik kesimden bütün vatandaşlarımızı kucakladığı, mensubiyet şuuru veren bir yemindir andımız. Türk, Kürt, Laz, Çerkez ve diğer vatandaşlarımızı kendi kökenlerini reddetmeden Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında bir arada birbirine sıkı sıkı bağlı nesiller olarak yıllardır hep beraber okumuşuzdur. Asla bölücü ırkçı değil, birleştiriciliği sembolize eder. Çocuklarımıza Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğumuzu anlatır.   Kurtuluş savaşında hepimiz Türk adıyla Türk bayrağı altında savaşıp ülkemizi düşmanlardan kurtarmadıkmı? Sadece Bdp,İmralı,kandil’e verilen sözleri karşılamak için kaldırdığınız andımızı yok ırkçıydı, yok yanlış şeyler var diyerek karalamayın. Bu yaptığınızdan bir gün gelip utanç duyacaksınız. Eminim bunu hesabını kendi çocuklarınıza bile veremiyorsunuzdur.     
         Akp Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ise farklı bir yaklaşım göstererek, adeta milletle alay edercesine andımızın kaldırılmasını savunmuştur. Bir Türk çocuğu her sabah yemin etmek zorundamı? Türk’üm demezse Türklüğe zarar gelirmi? Her sabah çocukları sıraya geçirip yemin ettirmenin ne manası var? Türküm denmezse Türk olunmuyormu? gibi saçma sapan bir bakış açısıyla cevaplamış ve gaflarına yeni gaf ekleyerek  “ her gün ben müslümanım denmezse Müslüman olunmuyormu?” şeklinde hiç alakasız bir benzetme ve örnekle  açıklama yaparak tepki çekmiştir. Peki sayın Çelik, okula yeni başlamış 6 yaşından itibaren her gün Türküm, doğruyum,çalışkanım
diye güne başlaması ve bunu söylemesinin sizce sakıncası ne olabilir. Andımızı her kesimden çocuklarımız büyük bir coşkuyla okuyorlar. Bu ne aileleri nede çocukları rahatsız ediyor farklı hesapları olan Türk adını duyunca rahatsız olan malum odaklar rahatsız ediyor.  Sabahları okul bahçesinde toplanıp andımızı okuyabilmek için heyecanla bekleyen masum çocuklarımız sizlere sorduğunda neden artık andımızı söylemiyoruz, neden kaldırdınız, biz severek her sabah söylüyorduk dediklerinde uyduracak başka yalanlar bulabilecekmisiniz, cevap verebilecekmisiniz. Birde vediğiniz örnek olan “her gün müslümanım denmezse Müslüman olunmuyormu?” şeklindeki açıklamalarınızı eminim bilinçli yapmadınız, yahu arkadaş her gün 5 vakit namaz kılarken Allaha, peygambere dua edip, Müslüman olarak islama bağlılığımızı dile getirmiyormuyuz. Hiç bunu düşünmedinizmi? Sizin mantığınıza göre hergün ibadete de gerek yok. 5 vakit ezana, namaza da gerek yok, nasıl olsa müslümanız derseniz hiç şaşmayacağız artık.  Bu andımızın kaldırılmasını savunmak adına abuk subuk söylemlerde bulunduğunuzu eminim sonradan sizde fark ediyorsunuz, konuştukça çuvallıyorsunuz.   
         Bu açıklanan Demokratikleşme paketinde  mevcut seçim sistemine alternatifler aranarak, seçim barajının yüzde on da kalabileceğini, yüzde beş’e inebileceğini yada tamamen kaldırılabileceğini bu durumda da daraltılmış bölge seçim sisteminin uygulanabileceğini söylerken bile tamamen bir aldatmacayla kendi  çıkarlarına hizmet edecek, diğer partileri çok daha az Milet vekili çıkarabilecek sistemi getirip, hem barajı kaldırdım diyecek, hem de daha çok Milletvekili çıkararak büyük kazanç sağlayacak, bu şekilde seçmene mavi boncuk dağıtılacak. Hep hesap, hep sadece kendi çıkarlarını ön plana çıkaracak sistem hileleri bunlar.
       Siyasi parti hakları ile ilgili paketteki düzenlemeler ise, “Siyasi partilere devlet yardımı” konusunda değişiklik yapıp, siyasi partilerin seçim yardımı alabilmesi için gerekli olan yüzde 7 mevcut oy oranını yüzde 3 e çekip, yeniden düzenleneceği şeklinde açıklandı. Mevcut siyasi partilerin son 12 yılda aldıkları oy oranları incelendiğinde yüzde
7 ve üzerinde oy alan 3 parti var. Akp, Chp, Mhp.  Bdp ise yaklaşık yüzde 5 civarında oy oranına sahip. Diğer partilerin oy oranlarına bakıldığında yüzde 1’i, hadi diyelim Yüzde 2’yi geçecek parti olmadığına göre bu düzenleme sadece ve sadece İmralı,kandil sürecini birlikte yürüttükleri Bdp’nin seçimlerde devlet yardımı almasını amaçlayan. Sadece Bdp için yapılan düzenleme olduğu apaçık ortadadır. Partilerin aldıkları oy oranlarına bakıldığında her şey daha açık seçik bir şekilde ortada olduğu aşikardır.
     Farklı dil ve lehçelerde siyasi propaganda yapılmasının serbest bırakılması  ise tamamen Bdp için düzenlenecek başka bir konu başlığıdır. Çünkü herkesin bildiği üzere Bdp den başka anadil diye tutturan, her şeyde anadil bahaneleriyle ortamı geren ve bu konudan da nemalanlamak isteyen başka bir parti yada etnik gurup yoktur.
       
     Anadilde eğitimin önü açılarak şimdilik özel okullarda ana dilde eğitime izin verilmekte, bu gün özel okullarda serbest bırakılan ana dilde eğitim, daha sonra Devlet okullarında da serbest bırakılmasının önü açılmaktadır.  buda Bdp ve Pkk’nın isteğidir.
       Yine Bdp ve Pkk’nın isteği olan, Kürtçe de bulunan fakat alfabemizde bulunmayan X, Q ve W harflerinin de alfabemize eklenerek talepleri bu şekilde karşılanması hedeflenmiştir.
       Uzun zamandır Bdp ve Pkk’nın Köy, İlçe, İl isimlerinin değiştirilmesi ile ilgili istekleri de bu pakette yer alarak serbest bırakılacağı yönündeki düzenlemelerin en kısa zamanda yapılacağı belirtilmiştir.
       Tamamen  İmralı ve kandilin isteklerini resmi yoldan talep eden Bdp’nin istek ve söylemleri bu pakette karşılanmış. Bu paket sadece İmralı ve kandil ile müzakereler sonucunda verilen sözler neticesinde çıkarılmış. Pkk’nın çekilmeyi durdurduk, çıkacak yasaları bekliyoruz gibi şantaj söylemlerine karşı verilen taviz ve sözlere karşı çıkarılmış bir pakettir. Dağlarda bir fare gibi yaşayan terörist başları yöneticileri her gün başka bir tehdit yada aba altından sopa göstermelerine hükümet olarak çıkın bir açıklama yapın, siz kimsiniz ne diyorsunuz
deyin. Chp ve Mhp bir açıklama yapsa anında çıkıp pkk ya söyleyemediğiniz kaba, hakaret içeren, özellikle Hüseyin Çelik’in küçük düşürücü açıklamaları yapıyorsunuz. Nedir bu dağdakilerden korkunuz. Çıkıp kükreyin, siz koskoca Türkiye Cumhuriyetini temsil ediyorsunuz.
        
        Açıklanan bu Demokratikleşme paketinde ayrıca, Kamuda başörtüsünün serbest bırakılması, kişisel verilerin korunması, ülkemizde yaşayan ve sayıları toplam 25 bin civarında olan Süryani vatandaşlarımızın ibadethanesi olan “Mor Gabriel manastırı” arazisinin manastır vakfına iade edilmesi. Ne işe yarayacağı belli dahi  olmayan Roman Dil ve Kültür Enstitüsü kurulması.    
     Nevşehir Üniversitesinin isminin Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştirilmesi de Alevi vatandaşlarımızı adeta kandırırcasına tepkisini almaya yönelik olup, hiçbir amacı neye yaradığı dahi belli olmayan, öylesine hiçbir neticeye ve amaca hizmet etmeyen bu düzenlemelerin asıl amacıda Pkk ve Bdp’nin taleplerini karşılamak için çıkarılmış paket’e gelecek olan tepkileri karşılamak, hafifletmek için pakete dahil edilmiştir.
       Bu pakete her kesimden, Akp’ye oy vermiş vatandaşlardan da tepkilerin çığ gibi arttığı, protesto eylemlerinin her yerde yapıldığı halde büyük bir pişkinlikle halk tarafından paketin kabul gördüğünü söylemekteler  ve yüzsüzlüğün bu kadarına pes doğrusu dedirtecek cinsten açıklamalarda bulunmaktadırlar. Bu paket sadece Akp ve Bdp tarafından desteklenmektedir. Bdp bazı açıklamalarında paketin içi boş gibi söylemlerde bulunsada bu söylem ve konuşmaların sadece kayıkçı kavgası, danışıklı dövüştün ibaret olduğu açıktır.
     Bu tür tavizkar ve tehditlere boyun eğercesine çıkan paketin yeterli olmadığını söyleyen  Başbakan Erdoğan, tarafından yapılan açıklamalarda “bu paket ne ilk nede son olacaktır” denmekte ve bu oslo,kandil,İmralı üçgeni  görüşmelerinde ne görüşüldüyse hangi konularda anlaşıldıysa, ne sözler verildiyse yavaş yavaş, fazla tepki çekmeden çıkaracakları ima ederek sanki kandil’e ve imralı’ya mesajlar veriyor gibiydi.
Halktan gelen yoğun tepki üzerine hemen kolları sıvayan hükümet 15 ay olan Askerliği 12 aya düşürmek için çalışmaları başlatmış en kısa sürede askerliğin düşürülüp, bayrama erken terhislerin başlayacağını açıklamıştır. Hem pakete karşı gelen tepkileri azaltmaya yönelik, hemde yaklaşan yerel seçimlere yatırım olarak bir hamle yapmıştır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder